Cognitive Interview: Bilişsel Sorgulama Yöntemi

Cognitive interview : bilişsel sorgulama yöntemi polise yardım etmeye gönüllü görgü tanıkları, kurbanlar ve hatta şüpheliler için oluşturulmuş bir yöntemdir. Bu yöntem, farklı araçlar kullanarak kişiden suç anıyla ilgili alınabilecek en çok miktarda, en doğru bilgiye ulaşmak için beynin farklı kısımlarını tetikler.
cognitive interview
Bilişsel Sorgulama Yöntemi – Cognitive Interview

Cognitive interview : bilişsel sorgulama yöntemi polise yardım etmeye gönüllü görgü tanıkları, kurbanlar ve hatta şüpheliler için oluşturulmuş bir yöntemdir. Bu yöntem, farklı araçlar kullanarak kişiden suç anıyla ilgili alınabilecek en çok miktarda, en doğru bilgiye ulaşmak için beynin farklı kısımlarını tetikler. Temel olarak dört ana teknikten oluşur. İlk teknik en basit olanıdır. Burada polis, şüpheliye olayla ilgili hatırlayabildiği her şeyi en ufak detayına kadar kendi kelimeleriyle anlatmasını ister. Hiçbir kısmı çıkarmaması ve değiştirmemesi gerektiği de görgü tanığına tembihlenir. Bu basit tekniğin bu kadar önemli olmasının sebebi, polise yardımcı olmak isteyen görgü tanıklarının bile aklına olayla ilgili bir bilgi geldiğinde, akıllarında söyleyip söylememek konusunda anlık bir soru oluşmasıdır. Bu teknik sorgulanan kişinin aklına gelen hiçbir bilgiyi kendine saklayamamasını sağlar.

Görgü Tanıkları Neden Bilgi Paylaşmaktan Kaçınır?

Kişiler birçok farklı sebepten ötürü bilgi paylaşmamayı seçebilir. Bunlardan bir tanesi hatırladıkları detayın önemsiz olduğunu düşünmeleridir. Ama ortalama bir insan, hangi bilginin polis için önemli olup, hangisinin önemsiz olduğunu bilemez. Bazı durumlarda da görgü tanığı aklına gelen bir şeyi olay anında gerçekten görüp görmediğinden emin olamaz. Ama yapılan araştırmalar gösteriyor ki, tanığın kendine güven oranı ile verdiği bilginin doğruluğu arasında doğrusal bir oran yok. Çünkü kendine güvenmek kesinlik değil, kişilik özelliğidir.

Bazıları, polisin başkalarını da sorguladığı ve/veya kamera görüntülerini izlediği için akıllarındaki bilgiye zaten sahip olduğunu düşünerek, onu paylaşmamayı seçebilir. Fakat polisler her farklı kaynaktan alabildiği bütün bilgiyi alarak, bunları bir yapboz parçaları gibi bir araya getirip mantıklı bir sonuç çıkarmak için eğitilir. Sonuç, akıllarındaki ‘’Ne oldu?’’ ve ‘’Bunu kim yaptı?’’ sorularını nasıl cevapladıklarına göre değişir. Yani tanıkların önemsiz sanıp sakladıkları bu bilgi, belki de yapbozu tamamlayacak son parça olabilir. Bu yüzden tanığın gerçek anlamda hatırlayabildiği her şeyi anlatması elzemdir.

Durumun Yeniden Canlandırılması

Durum Canlandırması

Binalardan ışığa kadar etrafımızdaki her şey, beynimizin farklı bölümlerini uyararak, bir anı daha net ve doğru hatırlamamızı sağlar. Bundan dolayı görgü tanıklarının olay mahallinde sorgulanması hafızalarının daha doğru çalışması açısından çok verimlidir. Ancak tanığın kendini güvende hissetmemesi, etraftaki ışık vb. değişiklikler gibi birçok sebepten ötürü, bu her zaman mümkün olamaz. Bu sebeple ikinci teknik olan durumun yeniden canlandırılması geliştirilmiştir. Bu teknik, bizim günlük hayatımızda da gözlüğümüzü ya da anahtarımızı kaybettiğimizde uyguladığımız, adımlarımızı geriye doğru takip ederek kaybettiğimiz nesneyi en son nerede kullandığımızı hatırlamaya çalışmamızla hemen hemen aynı şeydir.

Aynı şekilde bu teknik uygulanırken tanıklardan gözlerini kapatmaları ya da dikkatleri dağılmayacak şekilde duvara, yere bakmaları bakmaları ve kendilerini olay mahallinde hayal etmeleri istenir. Bunu yapmak için polisler, kısa ve basit cümleler kullanarak bir hipnoz seansındaymış gibi tanıklardan gözlerini kapatmalarını, etraflarında gördükleri her şeyi, en ince detayına kadar anlatmalarını ister. Bulundukları yerin planı, etraftaki insanlar, gördükleri renkler ve nesneleri vb. kendilerini hazır ve rahat hissettiklerinde anlatmaları sağlanır. Bunu yapmalarının sebebi araştırmaların, insanların sakin ve dikkatli bir şekilde düşündüklerinde anılarını hatırlama oranının arttığını göstermesidir.

Zamansal Sıralamayı Tersine Çevirmek

Bilişsel sorgulama yönteminde kullanılan bir başka teknik ise olay sırasını değiştirme tekniğidir. Bu, tanığın olayı birçok farklı şekilde düşünüp hatırlamasını sağlar. Görgü tanığından olayı hatırladığı son şeyden ilkine doğru anlatması istenebilir. Ayrıca olayın en unutulmaz anından itibaren ileriye ya da geriye doğru gitmesi de istenenler arasındadır. Bunun önemli olmasının sebebi, çok genç yaştan itibaren insanların hafızalarında senaryoların gelişmesidir. Bu tekniğin uygulanmasının sebebi de insanların genelde bilinmeyeni sevmemesidir. Hemen herkes hayatında en az bir kere daha önce hiç bilmediği bir yere, örneğin restorana gitmeden önce o yerle ilgili emin olamama hissini tatmıştır. Dahası kişinin önceden oraya gitmiş birini arayıp restoranın nasıl olduğuyla, nasıl giyinilmesi gerektiğiyle ilgili bilgi almaya çalışmış olması çok muhtemel. Bunun sebebi insanlardaki bilinmeyenin korkusudur. Hepimiz bilinmeyenin korkusunu hayatımızın bir anında hissederiz. Üç yaşından itibaren gelişen bu his, bizim restoranda veya dişçide genel olarak ne olduğunu öğrenmemiz gibi, genel anlamda hayattaki düzeni ve kuralları öğrenmemizi sağlar. Bu yüzden insanlar hafızalarında belli senaryolar oluşturur.

Çoğunlukla toplu alanda karşılaşılan cinayet, hırsızlık, adam kaçırma gibi suç olayları görgü tanıkları için tek sefere mahsus olaylardır. (Aile içi şiddet ve çocuk istismarı gibi süreklilik teşkil eden suçlar bu kategoriye dahil değildir.) Bu tek seferlik olaylar kişilerin olaysal belleklerine (epizodik veya anı hafızası olarak da bilinir) kaydedilir. Yine de bu tek seferlik anılar, kişinin günlük rutinine gömülüdür. Bu nedenle olayı anlatması istenen herhangi bir görgü tanığı, bu olayı aklına yerleşmiş olan senaryoyla birleştirerek tipik bir günü anlatır gibi anlatabilir. Ama ondan istenen şey, özel olarak o gün ne olduğunu harfiyen anlatmasıdır. Bu yüzden insanlardan en unutulmaz andan başlayarak ileriye veya geriye doğru gitmelerini istemek, hafızalarındaki o gün oluşmuş asıl anıya ulaşmalarını sağlar. Bu teknik ayrıca tanığın yalan ifade verip vermediğini tespit etmek için de çok işlevseldir. Yalan ifadeyi tespit etmek için yapılan birçok araştırma, yalan söyleyen kişilerin, yalanlarını kronolojik sırada prova ettiklerini ortaya koymuştur. Yalan söyleyen birinin olayı ters sıralamada anlatması onun için çok zordur. Bilişsel sorgulama yöntemi kullanılan deneylerde, kişilerin yalanlarının genelde ortaya çıktığı görülmüştür.

Olması Gereken Sorgulama Yöntemi Temsili

Bakış Açısını Değiştirme

Dördüncü ve sonuncu teknik ise bakış açısını değiştirme tekniğidir. İnsanlar şahit oldukları bir olayı anlatırken hemen her zaman kendi bakış açılarından anlatırlar. Sorgunun ilerleyen safhalarında kullanılan bu teknik, görgü tanığının olayları başkasının bakış açısından görmesini gerektirir. Kendilerini olay anında orada bulunan bir başka kişinin yerine koyarlar. Bunun nedenlerinden biri silah odağı etkisidir. Silahlı bir suça tanık olan kişi, silah gibi büyük bir tehdit unsurunu farkettiği anda, tüm dikkati oraya yönlenir ve çevresinde olan birçok farklı datayı gözden kaçırabilir. Bu, insanların kendini korumak için evrimsel şekilde geliştirdikleri bir içgüdüdür. Çoğu zaman insanların kendilerini korumalarını başarılı bir şekilde sağlar. Fakat konu görgü tanıklığına geldiğinde silah odağı etkisi dezavantaja dönüşür çünkü görgü tanığı etrafında olan olayın çoğu kısmını kaçırır. Bunu engellemek adına polisler, tanıktan olayı başkasının bakış açısından anlatmasını ister. Suçun şiddetine ve türüne bağlı olarak insanın kendini yerine koyduğu kişi saldırganın kendisi bile olabilir. Eğer suçu anlatan kurban travma yaşamışsa ya da kişi cinsel taciz gibi sarsıcı bir suçun mağduruysa, kendisini yerine koymasını istenen kişi kesinlikle saldırgan olmamalıdır. Buna karşın olayı anlatan kişi mağdur değil, sadece görgü tanığıysa ve olaydan ötürü travma yaşamamışsa, bu teknik çok başarılı sonuçlar verir. Görgü tanığı olaya farklı açıdan bakarak büyük resmi görme ve bunu polise aktarma imkanı elde eder. Bunun sebebi, bir olayda kendi rolümüz yerine başkasının rolüne odaklanmamızın hafızayı tetikleyici bir etkiye sahip olmasıdır.

Hafıza

Bilişsel sorgulama yöntemi – cognitive interview polise yardım etmeye gönüllü görgü tanıkları, kurbanlar ve hatta şüpheliler için oluşturulmuş bir yöntemdir. Bu yöntem, farklı araçlar kullanarak kişiden suç anıyla ilgili alınabilecek en çok miktarda, en doğru bilgiye ulaşmak için beynin farklı kısımlarını tetikler. Temel olarak dört ana teknikten oluşur. İlk teknik en basit olanıdır. Burada polis, tanığa olayla ilgili hatırlayabildiği her şeyi en ufak detayına kadar kendi kelimeleriyle anlatmasını ister. Hiçbir kısmı çıkarmaması ve değiştirmemesi gerektiği de görgü tanığına tembihlenir. Bu basit tekniğin bu kadar önemli olmasının sebebi, polise yardımcı olmak isteyen görgü tanıklarının bile aklına olayla ilgili bir bilgi geldiğinde, akıllarında söyleyip söylememek konusunda anlık bir soru oluşmasıdır. Bu teknik sorgulanan kişinin aklına gelen hiçbir bilgiyi kendine saklayamamasını sağlar.

Bu dört teknik bilişsel sorgulama yönteminin oluşmasını sağlayan tekniklerdir. Bu teknikler, 1980’lerde polislere sıradan sorgulamalarda bile kullanmak için sunulmuştur. Fakat yapılan gözlemler şok edici bir şekilde polisin psikologlar tarafından onaylanan, makimum seviyede ve doğrulukta bilgi alımını sağlayan bu dört tekniği kullanmadığını ortaya çıkarmıştır.

Daha önceki yazımda da bahsettiğim gibi, bir sorguda ilk kullanılması gereken soru türü açık uçlu sorudur. Bu sorular görgü tanığına özgür hatırlama imkanı sunar. İhtiyaçları olan kadar zamanı ve istedikleri ifade şeklini kullanabilirler. Sonraki aşama, tanığın olayları anlattığı sırada, bahsettiği konularla ilgili gereken soruları yine açık uçlu olarak tekrar sormaktır. Tanığa çok soru sormak, ondan maksimum düzeyde bilgi almak demek değildir. Çünkü tanığın lafını keserek sorulan her soru, onun düşünce zincirini bozar. Sorulan her gereksiz soru, bir mikropmuşçasına görgü tanığının hafızasına bulaşarak onu kirletir ve anının doğruluğunu riske atar. Yapılması gereken şey, mümkün olan en az sayıdaki soruyla en çok bilgiyi elde etmektir. Sorgulamada bu açıdan mükemmele ulaşmak imkansıza yakındır. Yine de polisin soracağı her sorunun, bütün sorguya olan değerini önceden düşünüp daha sonra soruyu yöneltmesi, ulaşılacak başarıyı arttırır. Bu durumun sebeplerinden biri günlük hayatımızda cevaplanmasını istediğimizden çok daha fazla soru sormamızdır. ‘’Nasılsın? Ne yapıyorsun? İyi misin?’’ gibi soruların çoğu kibarlıktan alışkanlıkla sorulur ve cevabı aslında merak edilmez. Yine günlük hayatımızda sorduğumuz ‘’Evli misin? Çocuğun var mı?’’ gibi sorular genelde yönlendirici soru türündedir. Dahası çoğu zaman günlük konuşmalarda bir konu hakkında gereğinden fazla konuşulur. Günlük konuşmaların bilgi toplamaya yönelik şekilde yapılmamasından ötürü polis sorgulama tekniklerinin daha farklı olması gerekir.

Polis sorgulamalarında karşılaşılan bir başka sorun ise insanların sorgu esnasında az konuşmaya meyilli olmasıdır. Bunun nedeni toplumsal kuralların bize küçüklüğümüzden itibaren çok fazla konuşmanın ve çok soru sormanın kaba bir davranış olduğunu öğretmesidir. Konuşmak ve belli bir cevabı vermek için bize soru sorulmasını yani muhabbette sıramızı beklemek de bir başka alışkanlıktır. Karşılaşılan diğer bir zorluk ise insanların günlük konuşmalarında detaylardan nadiren bahsetmesidir. Bu da yine toplumsal edinilen bir alışkanlıktır. Polis soruşturmalarının detay bilgilere dayandığı düşünülürse bu durum polisin işini oldukça zorlaştırır. İngiltere’de 1992 yılına kadar, görgü tanığı psikolojisi ve bilişsel sorgulama yöntemine dair çok bilgisi olmayan polisler, sorgulamaları günlük muhabbet dilini kullanarak ilerletmeye çalışıyordu ve bu durum suçların çözülmesini çok yavaşlatıyor hatta bazen engelliyordu. Bunun fark edilmesinden sonra polisler, sadece hatırlama gücünü olabilecek en yüksek seviyeye çıkarmak için değil, aynı zamanda görgü tanıklarından bilgi almalarını sağlayacak iletişim becerilerinin geliştirilmesi için de eğitilmişlerdir.

 Psikolojideki gelişmelerle ilerleyen sorgulama teknikleri maalesef her ülkede kullanılmıyor. İngiltere, Amerika gibi gelişmiş ülkelerde bile polisleri bu yönteme göre eğitmek ya da bilişsel sorgulama yöntemi bilen kişileri işe almak kurum bütçelerine fazla geldiği için sık görülen bir durum değil. Ama yine de her geçen gün daha çok polisin bu gelişmelerden faydalanabildiğini düşünürsek yavaş ama sürekli bir ilerlemeden bahsetmek mümkündür. Bundan sonra suç temalı bir dizi/film izlediğinizde, sorgulama sahnelerine daha dikkat ederek hangi tekniklerin kullanılıp, hangi tekniklerin kullanılmadığını bulmaya çalışmak sizin izleme keyfinize yeni bir heyecan katabilir. /Büşra Can

Eğer bu yazı ilginizi çektiyse Seyirci Etkisi yazımıza bakabilir. Ayrıca bizi Instagram ve Twitter’dan takip edebilirsiniz.

Total
0
Shares
Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Önceki

Saygı

Sonraki

Sonumuz, Başlangıcımız.