hale

Kültürlerin Ortak Eseri: Hale(Işık Hüzmesi)

Biçim ve anlam özelliğini yitirmiş, yitirmekte olan ve yitirmeyen onlarca sembol ve motif tartışabiliriz fakat bu husus’ta Hale şüphesiz ki üzerinde en çok konuşulması ve tartışılması gereken semboldür. Her imparatorlukta, dinde ve kültürde kendine kutsal bir yer edinmiş olması ve anlamını hiçbir dönem kaybetmemiş olması açısından da en önemli semboldür diyebiliriz.

Biçim ve anlam özelliğini yitirmiş, yitirmekte olan ve yitirmeyen onlarca sembol ve motif tartışabiliriz fakat bu husus’ta Hale şüphesiz ki üzerinde en çok konuşulması ve tartışılması gereken semboldür. Her imparatorlukta, dinde ve kültürde kendine kutsal bir yer edinmiş olması ve anlamını hiçbir dönem kaybetmemiş olması açısından da en önemli semboldür diyebiliriz.

Hale her dönemde farkı unsurlara hitap etselde kutsallık algısını asla yitirmemiştir. Şekli daireseldir fakat bazı mozaiklerde kare olarak verilmiştir. Bu özellik çok tabii tartışılır fakat dönem özelliği dışında kalan bir denemeden öteye gidememiştir. Roma kültüründe taç ile oluşan aidiyet manasından, Bizans’ta, Hristiyanlığın kabulünden sonraki yani Justinyanus döneminden sonraki yapılarda, Hristiyanlıkta ileri gelenlerin mozaik işlemesinde Haleli olarak işlenmesi görülmektedir.

Hristiyanlık ve Bizans tarihinde İsa’dan sonra 9. yüzyıl “İkona Kırıcılık” dönemi olarak yani Batı’nın ilk Rönesansı olarak, ele aldığımız eserler doğrultusunda kabul edebiliriz. İslam ve Türk sanatında ise Hale’nin örnekleri Osmanlı devrinde başlayan ve Türk-İslam coğrafyasının İkona Kırıcılık dönemi olarak bahsettiğim Minyatür’ün yaygınlaştığı dönemi söyleyebiliriz. Günümüze kadar gelen dönemlerde de Türk- İslam dini mimarilerinde duvar resimleriyle karşılaşılmamaktadır fakat el sanatlarının bir dalı olan Minyatür için bunu söyleyemeyiz. Minyatürlerde’de İslam dininin önde gelen isimleri haleli olarak ele alınmıştır fakat bazı eserlerde Hz. Muhammed’in tüm vücudunu kaplayacak bir alev biçimi olarak Hale kullanıldığını görmekteyiz.

Hz İsa’dan Önce Hale Kullanımı

Kıvrım dalların oluşturduğu çerçevede bitkisel süslemeler göze çarpmaktadır. S-C kıvrım dalları inci tanesi olarak verilmiştir, bir sınırlandırma daha vardır aslında bu sınırlandırma kutsallık sembolü olan güneş algısıdır. Güneş sembolünün uçları da kıvrım dal olarak verildiği için bir dalgalandırma göze çarpmaktadır. Helios ortada elilerini iki yöne uzatmış ve ellerinde tuttuğu mitolojik öğeden yıldıza benzer semboller çıkmaktadır. Helios’un sağında iki ve solunda iki beyaz atı vardır.

Atların hemen altında ise dört tane balık bulunmaktadır, balıklar ise karşılıklı olarak eşleriyle(benzerleriyle) verilmiştir. En alttaki balıkların altında ise birbirine bağlanmış kıvrımdallar bulunmaktadır ve merkezin taban rengi siyah veya koyu kahverengidir. Helios’un başında beyaz-krem- açık ve koyu kahve almaşık ile renklendirilmiş bir hale ve halesini çevreleyen mithrası bulunmaktadır.


Güneş Tanrısı Helios ve Naturalist üsluplu Hayvanlar.

Bizans Dönemi Kullanımı :

Ayasofya’da açılışı yapılan ilk mozaik apsisin’de bulunan bugün de gördüğümüz Meryem ve Çocuk İsa mozaiğidir. Burada Meryem arkalıksız bir taht üzerindedir ve kucağında Çocuk İsa’yı tutmaktadır. Arka plan tamamen altın yaldız olarak verilmiştir. Hz İsa ve Hz Meryemde bulunan halelerin iç süslemesi de yaldızdır. Bu mozaik 29 Mart 867 tarihinde Patrik Photios’un vaazı eşliğinde törenle açılmıştır.


Ayasofya Müzesi, Apsis yarım kubbesi mozaiği.

Kiliseye destek verenler için 7. yy’dan itibaren, bağışçının önemini vurgulamaya çalışırken, diğer taraftan da onları dini şahsiyetlerle eşit göstermek amaçlanmıştır. Bu halelerin biçimlerinde daireden farklı olarak kare ya da dikdörtgen biçimlerin tercih edilmesi onları dini şahsiyetlerden ayırır bir hale getirmek içindir. Ancak burada şöyle bir durumda vardır ki, bağış yapan kimseler şayet imparator veya eşi konumunda iseler o zaman daire biçimindeki hâleler tercih edilmiştir.

Kare veya dikdörtgen biçimindeki haleli şahsiyetlerin henüz azizlik mertebesini kazanmadığı veya tasvir iyapıldığı esnada hayatta olduğu anlaşılmalıdır.


Bölgesel Yönetici Leondis, Saint Demetrius ve John Archbishop, Mozaik, Selanik Aziz Demetrios Katedrali, 650.

Hale yalnızca insanlarda değil kutsal hayvanlarda ve meleklerde de kullanılmıştır; İsa’nın “Tanrı’nın Kuzusu” olarak ifade edilmesi temelde Çarmıha Gerilip kurban edilmesiyle ilişkilidir. Koyun veya koç değil de kuzu olması masumiyeti vurgulamaktadır.

4 dilime ayrılmış ve ortasında altın bir yaldız ile sınırlandırılmış dairesel şemanın tam ortasında verilen kuzu figürü güneş’i temsil eden, altın yaldızlı ve sınırlandırılmamış bir şekilde kullanılmıştır.


Tanrı’nın Kuzusu, San Vitale Kilisesi, Ravenna, 6.yy.

Türk ve İslam Sanatı’nda Kullanımı:

İnsan başlı geyik veya at, Batı mitolojilerinde Sentor, İslam mitolojisinde ise Hz. Muhammed’in Mirac’ında eşlik eden Burak olarak adlandırılmıştır. Aidiyet ilkesiyle bakınca Burak’ın üzerindekine Hz. Muhammed diyebiliriz. Ortada bir melek vardır, uçar vaziyettedir. Resimin solunda ise Hz. Nuh ve yanında büyük ihtimalle oğlu vardır. Hale kullanımı bu resimde tamamen devşirilmiş, şekil değiştirmiştir. Hale burada bir alev olarak kullanılmaktadır.

Şekli tamamen değişse de anlamı ve atıfın asla değişmediğini görebiliriz. Hz. Muhammed, Hz. Nuh ve oğlunda bulunan Hale, altın yaldızlı ve bir ateş şeklinde verilmiştir. Yüz hatları olarak ise Doğulu bir üslup benimsenmektedir fakat hayvanlara net insan başı eklenmesi, figüratif yaratıkların ve canlıların insanlaştırılmasında kullanılmış etki tamamen Moğol etkisidir.


hale :Hz. Muhammed, Nuh ve İdris peygamberlerle görüşüyor.

Rönesans’ta Kullanımı:

13. yüzyıl’ın başlarında daha pastel renklerden oluşan bir üslubun Avrupa’dan yükselmesi Rönesans’ın altyapısı hazırlamıştır.

Doğa, elbiseleri, ayakları, parmakları, mimikleri, el hareketleri tamamen realist üslubu taşırken İsa’nın üzerinde bir çift elin beyaz bir güvercin indirmesi ve bu güvercinin saçtığı ilahi ışık veya güneş ışığının yarattığı mithra’yı görmemiz mümkündür bu durum tabloya sürreallik katmaktadır. Anlam olarak ise özgür bırakma manasını bizlere vermektedir.

Hz. İsa’yı, Vaftizci Yahya kutsadığı için Hz. İsa’nın sağındaki kişiye Vaftizci Yahya dememiz mümkündür. Hz. İsa’nın solunda ise 2 tane dizlerinin üzerine oturmuş çocuk bulunmaktadır. En soldaki bir havlu benzeri eşya tutmaktadır. Vaftizci Yahya’nın Haç mızrağını tuttuğu sol elinden sarkan kıvrımlı kuşakta ise “ecce agnis deis” yazdığını görmekteyiz, Türkçesi “Tanrı’nın ışığı üzerinde olsun” demektir ve güvercine bir atıf yapmaktadır.


Andrea del Verrocchio ve Leonardo da Vinci, İsa’nın Vaftizi, 1470-1475, Uffizi Gallery, Florence, İtalya.

Ayrıca Büyük Selçuklu Saraylarından Merv’in Büyük Sarayı  yazımıza bakabilir. Ve bizi Instagram ve Twitter’dan takip edebilirsiniz.

Total
0
Shares
Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Önceki

Neandertaller: Kayıp Kuzenlerimiz

Sonraki

Türkiye'nin Değişmeyen Gündemi: Seçim!