Son zamanlarda ‘’psikoloji’’ konulu diziler etrafımızı sarmış durumda. Özellikle Kırmızı Oda dizisinin yakaladığı üstün başarının ardından diğer kanallar da aynı yoldan ilerleyen diziler çekmeye başladı. Kırmızı Oda’nın aldığı ilgiden yararlanmak isteyen yapımcısı ve yazar ekibi, ikili enerjilerinden dolayı sosyal medyada sürekli konuşulan Boncuk ve Can karakterlerinin oyuncuları Burcu Biricik ve Feyyaz Şerifoğlu ile aynı yazarın başka bir kitabından yapılacak olan bir uyarlama için başrol seçildiler.
Türk Dizi Piyasasında “Psikoloji”
Camdaki Kız, gerçekten de bu cast seçiminden dolayı izleyiciler tarafından beklenen bir dizi oldu, ancak bugün burada yakaladığı reytingsel başarıdan değil, insanlar üzerinde bıraktığı etkiden bahsedeceğim. Uyarlandığı kitabın konusu normalde baskılar içerisinde büyüyen bir kızın, kendini bulma hikayesi fakat dizide ana konu sadece bir kadının bekareti olarak belirlenmiş durumda. Kitap ile alakası olmayan parçalar ve özellikler eklenerek, uyarlama denemeyecek bir kıvama gelmiş.
Artık dizi ne uyarlama ne de normal bir televizyon dizisi; insanların önceden yaşadığı ve yaşamadığı psikolojik travmaları onlara yeniden hatırlatarak, bu travmalar üzerinden insanları rahatsız etmek ve bunun üzerinden para ve reyting kazanmak amacıyla üretilmiş iki saatlik bir psikolojik şiddet. Üstelik bu ve diğer uyarlamalar için kitapların yazarı, ekiple yakın temasta ve hatta yazarlardan biri. Böyle bir konumda olmasına rağmen, kitaplarının bu şekilde kullanılmasına tepki göstermemesi çok ilginç. Ama kitapları için hasta mahremiyetini hiçe saymasından dolayı çok da şaşırmamak lazım.
Sadece bu tarz ‘’psikolojik’’ diziler izleyicilerine zarar vermiyor tabii ki de, özellikle mafyatik ve bol çatışmalı ‘’aksiyon’’ türündeki diziler yüzünden oyuncular darp edildi, hatta insanlar kendilerini kurgu karakterlerinin yerine koyarak cinayetler işledi. Denetleyici kurum ise bu tarz dizilere gıkını bile çıkarmadı desek yeridir. Ki çıkardığında ya iş işten geçmişti, ya da paradan pay almak için göstermelik bir uyarı vermek içindi.
İzleyiciler de bu duruma tepki göstermeyip, halen izlemeye devam ediyor olduğu için yapımcı ve kuruluşları da suçlamamak lazım, eğer ki gerçekten rahatsızsa izleyen diziyi izlemeyi bırakır, dilekçe yazar ve sosyal medyadan çağrıda bulunurdu. Dizi piyasasının değişmesi sadece onların elinde olan bir şey değil, bunun için bizim de bir harekette bulunmamız lazım. Yoksa dizi cinayetlerini ve maruz bıraktığı psikolojik şiddetler hiç durmaz.
Eğer bu yazı ilginizi çektiyse Frédéric Chopin: Şapkalarınızı çıkarın baylar, bir dahi geliyor yazımıza bakabilir. Ayrıca bizi Instagram ve ve Twitter’dan takip edebilirsiniz
