Kalıplaşmış Kötü Adamlar

Fantastik dünyalardaki kahramanlarımızın karşısında mutlaka bir güç olması lazımdır, yoksa kurtarılacak bir şehir, pataklanacak bir kötü adam yoksa neye yarar. Bu yüzden genel olarak kötü adamlar genelde güç olarak ikiye ayrılır; yeni güçlerine kavuşmuş kahramanların karşısına genel olarak başlangıçta zorlanacağı fakat sonunda artık çok rahat pataklayacağı bir kötü konur. Eğer kahramanımız biraz daha tecrübeli ise onun gücüne denk bir karakter konur ki bütün yapım boyunca eşit güçlerin savaşını izleriz, sonunda yeniden kahramanımız kazanır.

Kötü Adamlara Karşı mücadele

Bu paragrafta anlattıklarımın dışında, bir değil de birkaç hatta onlarca kahramanın anca bir araya gelip yenebileceği güçte kötüler oluyor ki zaten bu kötüler de genel olarak takım filmlerinde kullanılan bir kötü tipi. Film evrenlerinde bu tiplere örnek olarak Avengers Infinity War ve Endgame’deki Thanos ile Justice League için Darkseid (eğer devam ederse kapışacaklar) ve Steppenwolf’u verebiliriz.

adam

Ancak evrenler genişledikçe ve film sayısı arttıkça artık kötü adamlar hep aynıymış gibi hissettiriyor bizlere, sanki bu elemanı daha önce görmüştük gibi sorular aklımıza gelmeye başladı. Çünkü aslında %75 olarak bu düşüncelerimizin doğru olduğunu söyleyebiliriz. Kahramanların karşısına artık ya tamamen onunla aynı güçlere sahip bir kötü adam konuyor ya da kötülük yapmak için kötülük yapan, hiçbir amacı olmayan ve öldüğünde gram empati hissetmeyeceğimiz tipler koyuluyor.

Bu olayın farkına özellikle 2019’da yayınlanan X-Men Dark Phoenix filminden kesitleri izlerken anladım. Filmin kötüsü resmen yürüyor, bir şeyler yapıyor, yürümeye devam ediyor, havalı olmaya çalışıyor, klasik bir konuşma yapıyor ve filmin sonunda da çöp gibi ölüyor. Üstelik bu ve türevleri karakterlere de A-list dediğimiz, Hollywood’da kaşesi yüksek olan oyuncuların cast edilmesi ve onların da seve seve kabul etmesi, şirketlerin de onlara sanki oyunculuklarının zirvesini oynamış gibi bir tavırla röportaj verdirmesi gerçekten beni bu filmlerden soğutan bir etmen.

Bunun sebebi aç gözlü şirketlerin bu trendden pay almak için, fabrika ayarında bir kalıp içerisinde filmlerin yapımını ilerletmesi diyebiliriz. Bu dediğim kalıp usülü sayesinde firmalar daha hızlı ve daha az para harcayarak filmler çıkartabiliyor. Özellikle COVID-19 virüsü sebebiyle bu türdeki filmlerin piyasayı daha çok kaplamasından korkuyorum, umarım basmakalıp filmler yerine her kahramana özel biçilmiş filmlerin sayısı artar.

Filmler ile ilgili yazımıza “Tam Kapanmada 5 İzlenecek Film Önerisi” bakabilirsiniz. Ayrıca bizi Instagram ve Twitter’dan takip edebilirsiniz

Total
0
Shares
Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Önceki

Gizlenen Beyaz Türk Piramitleri

Sonraki

Frédéric Chopin: Şapkalarınızı çıkarın baylar, bir dahi geliyor