Geciken Adalet’in Gerçek Hikayesi

Geciken Adalet, orijinal ismiyle Call Northside 777, 1948 yılı yapımı Amerikan bir kara (film-noir) filmidir. Filmde, günümüzde de bilinen James Stewart, Richard Conte, Lee J. Cobb, Helen Walker gibi başarılı Hollywood oyuncuları rol almaktadır.

geciken adalet

Şikagolu gazeteci P. J. McNeal’ın gazetede gördüğü bir ilan üzerine 11 yıl önce sonuçlanmış bir cinayet davasını tekrar araştırmasını ve zaman içinde masum olduğuna inandığı Frank Wiecek’in özgürlüğü için gösterdiği çabayı anlatır. Filmi daha ilginç kılan şey ise senaryosunun gerçek bir hikayeye dayanmasıdır.

Geciken Adalet Filminde Değişiklikler

Filmde bazı değişiklikler mevcuttur. Karakterlerin isimleri gerçek hikayedeki kişilerin isimlerinden farklıdır. Daha önemlisi ise gerçek hikaye filmin senaryosundan daha üzücü bir sonla biter. Bunlar haricinde de farklılıklar vardır elbette ama ben bu yazıda filme ilham veren gerçek hikayeden bahsedeceğim.

Times in Chicago gazetesinin 10 Ekim 1944 tarihli baskısında ilginç bir ilan belirir, ‘’9 Aralık 1932’de öldürülen polis memuru Lundy’nin katillerini bulana 5 bin dolar ödül. 12:00 – 19:00 arası GRO-1758’i arayın.’’

O tarihte 99 yıllık mahkumiyetlerinin 11 yılını tamamlamış olan iki genç Şikagolu Joe Majczek ve Ted Marcinkiewicz çoktan mahkemeye çıkarılmış ve şehrin Stockyards bölgesindeki bir şarküteri dükkanında katledilen polis memuru William Lundy’nin katilleri olmaktaktan hapse atılmışlardı. Mahkumiyetleri davanın en önemli görgü tanığı ve aynı zamanda şarküteri dükkanın sahibi olan Vera Walush’un ifadesine dayanmaktaydı.

Walush dava esnasında hem Majczek’i hem de Marcinkiewicz’i, ölen polis memuru Lundy’nin katilleri olarak teşhis etmişti. Hatta kendinden son derece emin bir şekilde, ‘’Bu iki adam… Tam yüzümün dibindeydi.’’ demişti. Karşısında ise yeminli ifadesinde hem kendisinin hem de kardeşi Joe’nun evde olduğunu söyleyen Stephen Majczek vardı. Annesi Tillie Majczek ise oğlunun suçlu olduğuna hiçbir zaman inanmamıştı. Masumiyetini kanıtlamak içinse, on yıl boyunca şehir merkezindeki bir ofis binasında yerleri silerek oğlunun masumiyetini kanıtlayana verilmek üzere 5 bin dolarlık ödül biriktirmişti.

Çaresiz annenin verdiği ilan, Times gazetesinin emektar gazetecileri Jack McPhaul ve James McGuire’in dikkatini çekmişti. Gazeteciler konuyu derinlemesine araştırmış ve birkaç ilgi çekici detay keşfetmişti. Bunların arasında cinayet mahalli olan şarküterinin aynı zamanda içki yasağında içki kaçakçılığı yapılan bir yer olması ve görgü tanığı Walush’un içki kaçakçısı olması vardı. Bunun haricinde Walush’un şüpheliler arasından katilleri ilk seferde teşhis edememesi ve bu konuyla ilgili en ufak bir şüphesi dahi olmaması da jüri için davanın bilinmezleri arasındaydı. Dahası, mahalle hırsızlığı suçundan şartlı tahliye edilmiş Majczek, iki farklı seferde şüpheliler arasında olmasına rağmen Walush onu suçlu olarak teşhis edememişti.

Sonrasındaysa polise yeni bir ifade vererek şüpheliler arasındaki mahalleden bir tanıdık olan Ted’i tanıyabildiğini söylemişti ve bu laf mahallede Ted’in cinayet şüphelisi olduğuna dönüşerek hızla yayılmıştı ve o da panikleyerek çocukluk arkadaşı olan Majczek’in evine saklanmıştı. Polis kapılarına dayandığındaysa korkacak bir şeyimiz yok diyerek kapıyı açmışlardı. Ne yazık ki polisin Valush’u içki kaçakçılığı suçundan hapse atmakla tehdit ettiğini ve kadının bundan korkup ifadesini değiştirerek iki adamı, polis memuru Lundy’nin katilleri olarak tespit ettiğinden habersizlerdi.

Bu sırada bir detektif Majczek’e kumpas kurulduğunu ilgili bir yargıca ulaştırmayı başardı. Savcı o kadar yardımseverdi ki, yeni duruşmanın parasını kendi cebinden ödemesi gerekse bile Majczek’in  masum olduğunu kanıtlayacağına yemin etti. Ancak Hakim Molthrop, iddiaya göre başka bir şey yapmadı çünkü eyalet savcılığındaki bir savcı, hakime davayı sürdürmekte ısrar ederse kariyerinin çok hızlı bir şekilde sona ereceğini söyledi.

Yine de gerçek nihayet ortaya çıktı ve Majczek bir medya sansasyonu oldu. Hikayesi günlük gazetelerin ön sayfalarına sıçradı. Tüm kanıtlar Illinois Ceza İnfaz Kurumu’na sunulduktan sonra, Vali Dwight H. Green, Majczek’e tam bir af diledi. 14 Ağustos 1945’te Majczek hapisten çıktı ve haksız yere parmaklıklar ardında tutulduğu 12 yılın tazminatı olarak 24 bin dolar ve yeni bir takım elbise aldı.
Her nasılsa tüm dikkat sadece Majczek’e odaklanmıştı ancak beş yıl sonra Marcinkiewicz, mahkemelerin kendisinin de adil yargılamadan alıkoyulduğunu ve anayasal haklarının ihlal edildiğini resmen belirlemesi üzerine serbest bırakıldı.

Peki iki masum adam neden mahkum edildi? McPhaul, Lundy’nin öldürüldüğü hafta şehirde altı cinayet işlendiğini ve baharda yapılması planlanan bir ticari sergi olduğundan iş dünyası liderlerinin şiddetin, şehrin imajına neler yapabileceğinden korktuğunu belirtti. Bir şeyler yapması için baskı yapılan Belediye Başkanı Anton Cermak, polise bir şeyler yapmasını emretti. Daha sonra Majczek ve Marcinkiewicz, sonuçta ortaya çıkan suça karşı savaşın talihsiz kurbanları oldular.
Hikayeyi karşı konulmaz bulan Hollywood, Majczek’in trajedisini 1948’de sinema ekranına taşıdı fakat filmin mutlu sonu maalesef gerçek hayatta olanları yansıtmıyor.

Stateville Hapishanesi’nden serbest bırakıldıktan sonra Majczek, hapishaneye gönderildiğinde boşandığı karısıyla yeniden evlendi, Oak Lawn’a taşındı ve sigorta komisyoncusu olarak çalıştı. 1979’da bir araba kazasında başından ağır yaralandı ve 1983’te öldüğü bir tür hastaneye kapatılmak zorunda kaldı. Marcinkiewicz ismini Ted Marcin olarak değiştirdi ve Kaliforniya’ya taşındı. Görme yetisinin bozulmasıyla yatılı bir hasta bakım evine kapatılacağından korkarak 1982’de intihar etti. Her daim oğlunun masumiyetine inanan Tillie Majczek ise 1964’te öldü.

Eğer bu yazı ilginizi çektiyse Kraliçe II. Elizabeth: Askeriye ’den Kraliçeliğe yazımıza bakabilir. Ayrıca bizi Instagram ve Twitter’dan takip edebilirsiniz.

Total
0
Shares
Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Önceki

Bosna Katliamı: Yakın Tarihin En Karanlık Sayfası

Sonraki
Eldridge gemisi

PHILADELPHIA DENEYİ