Edebiyat camiasına pek çok eser vermiş, ömrünün son yıllarını sürgünde geçirmiş, mutlu olmak için her şeyi denemiş ama başaramamış, çok çalışkan bir yazardan bahsedeceğim bugün sizlere: Stefan Zweig
Stefan Zweig’ın Hayatı
1881 kasımında oldukça zengin bir ailenin çocuğu olarak Viyana’da dünyaya geldi. Edebiyatla daha küçük yaşlarda tanıştı ve bu alanda birçok üst düzey eğitimler aldı. Hayatının önemli bir kesitini dil öğrenmeye ayırmış olan Stefan; İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Latince ve Yunanca dillerine hakimdi. Bu öğrendiği diller, yaratmış olduğu eserlerde, sentezlediği fikirlerin oluşmasında etkin rol oynayacak eser incelemeleri yapmasına olanak sağladı. Viyana Üniversitesi Felsefe Bölümüne kayıt oldu. Lakin felsefe eğitiminden çok, dönemin önemli gazetelerinden biri olan Neue Freie Presse’deki işiyle meşgul oldu. Bu gazetede editörlük yapıyordu. Denemelerini yayınlamasına yardımcı olacak Theodor Herzl ile de burada tanıştı. Theodor Herzl, Modern Siyonizm’in kurucusu, aynı zamanda da gazetenin sahibiydi.
Stefan Zweig Yahudi olmasına ve eserlerinde Yahudi etnisitesi üzerine yazılar yazmış olsa da kendisini dinin buyruk ve gerekleriyle hiç özdeştirmemişti. Mantıksız bulduğu şeylerin hep karşısındaydı. Ömründe iki ayrı dünya savaşına şahitlik yapmış Stefan, savaş ve faşizm karşıtı, birçok açık mektup ve benzeri yazılar yazdı. Askerlik yapmaktan nefret ederdi. Kendisi 1. Dünya Savaşı başladığı sıralar, askere alınması için yapılan ısrarlara rağmen savaşa katılmayıp, gönüllü olarak arşiv memurluğu yapmıştı. Kendi sözleriyle düşüncesi şuydu;
“Övünülecek bir görev olmadığını açıklayayım; ama böyle bir iş, Rus köylüsünün bağırsaklarını süngüyle delmekten daha uygundu bana.”
Hitler’in nasyonal sosyalizmi tüm ülkeyi egemenliği altına aldığında Stefan’ın adı da kara listeye alınmıştı. Bir grup aptalın faşizmi yücelttiği törenlerde, Nazilerin ideolojileri ile bağdaşmadığı için yakılan kitaplar arasında onunkilerde yer aldı. Bir seferinde, evinin silah zoruyla aranması üzerine İngiltere’ye taşınıp, daha sonraları vatandaşlığını değiştirdi. Sonrasında Nazilerin Avusturya’yı ilhak etmesinin ardında burada da çok fazla beklemedi. Eşi Maria ile yolları bu sıralarda ayrılmıştı. Stefan ve Maria ikisi de 30’lu yaşlarındayken evlenmişlerdi.
Avusturya Macaristan İmparatorluğu döneminde boşanmak imkânsız olduğundan bir süre evlenmeden beraber yaşamışlardı. Bu evlilikten iki kız çocuğu oldu. Stefan’ın bu evliliği sekiz yıl sürdü. Ayrılıklarının ardından, sekreteri Lotte Altmann ile Portekiz’e gitti. Aradan geçen bir yılın sonrasında ise Yahudi genç bir hanım olan Lotte’la evlendiler. Nazilerin batı sahasını tamamıyla kontrole almasından sonra buradan da ayrılarak sırasıyla New York’a, Arjantin’e, Paraguay’a ve Brezilya’ya gitti. “Brezilya Geleceğin Ülkesi” isimli kitabını yayımladıktan sonra Brezilya’ya yerleşmeye karar verdi. Buradayken ünlü “Satranç” adlı eserini ele aldı. Konusu 2. Dünya Savaşı’nın yol açtığı insan kıyımında ruhsal baskılara maruz kalan bir insanın duyguları ve tepkileriydi. Aslında bu kitaptaki karakter Stefan ile özdeştirilebilir.
Pek çok kez memleket hasreti çeken Stefan Zweig, eski günlere duyduğu özlemi ve içinde bulunduğu kaosun yarattığı kederi asla dindiremiyordu. Bu ruhsal bunalımların getirdiği hissizlik, varoluşsal nedenlerin önemsizliğini ona göstermiş olacak ki; altmışlı yaşlarda mutlu bir ihtiyar arayan insanlar, karşısında ömrünü çalışkanlıkla geçirmiş bir yazarın intiharıyla karşılaşacaklardı. Geride bizlere bıraktığı intihar mektubundan bir kesit ise şöyleydi;
“Bütün dostlarımı selamlarım! Hepsine uzun geceden sonra gelen tanın kızıllığını görmek nasip olsun! Ben, her zamanki sabırsızlığımla önden gidiyorum.”
Stefan, 22 Şubat 1942 gecesi aşırı dozda veronal alarak intihar etti. Ömrünün son 10 yılında Stefan’ı hiç yalnız bırakmayan Lotte, ölümünde de onu yalnız bırakmadı. İkisinin cesetleri bir gün sonra hizmetçiler tarafından bulundu. Ayrıca bu olayın üzerinden 4 yıl geçtikten sonra Stefan’ın ilk eşi Maria, evli kaldığı yılları anlatan bir hatıra kitabı yazacaktı.
Eğer bu yazı ilginizi çektiyse Ezogelin: Hasretten Sofralara Uzanan Bir Hikaye yazımıza bakabilir. Ayrıca bizi Instagram ve Twitter’dan takip edebilirsiniz.