Bir Sinefilin Oscar’a Kadar Uzanan Yolculuğu: Martin Scorsese

17 Kasım 1942’de Manhattan’ın Küçük İtalya olarak bilinen mahallesinde dünyaya gelen başarılı yönetmen Martin Marcantonio Luciano Scorsese, küçük yaşta astım hastalığından muzdaripti. Arkadaşları dışarıda koşup, oyun oynarken, o çoğu vaktini evde geçiriyor ve filmler izliyordu. Film izledikçe sinemaya merakı başlayan Scorsese, kendini bir sinefil olarak yetiştirdi ve bu merakını akademik alana da taşıdı. 1960 yılında New York üniversitesi Sinema bölümüne girip lisans eğitimini tamamladı ve yine aynı üniversitede film dalında master yaptı. Bu sırada birçok kısa film çekti. 1967 yılında The Big Shave adlı kısa film ile dikkatleri üzerine çekti. Aynı yıl içerisinde ilk uzun metrajlı filmi ve Harvey Keitel ile ilk çalıştığı film olan  I Call First için kolları sıvadı. 70’li yıllarda daha sonraki dönemlere damga vuracak yönetmenler Steven Spielberg, Francis Ford Coppola, Brian De Palma ve George Lucas ile tanıştı. Brian De Palma sayesinde ona uzun yıllar yol arkadaşı olacak Robert De Niro ile tanıştı.

Steven Spielberg, Martin Scorcese, Brain De Palma, George Lucas, Francis Ford Copolla

Mean Streets

Yönetmenin adını asıl duyuran film ise Robert De Niro ile ilk çalıştığı Mean Streets filmi oldu. Bu filmle Scorsese, Robert De Niro ve Harvey Keitel’ın da üne kavuşmasına sebep oldu.

Robert De Niro, Harvey Keitel ve Martin Scorsese, Mean Streets setinde, 1973.

Taxi Driver ve Cannes Başarısı

Başarılı ikili Robert De Niro ve Martin Scorsese, Taxi Driver filmiyle tekrar bir araya geldiler. Yapımcılar, filmin çekimlerine başlanmadan bir yıl önce Godfather 2 filminde rol alan De Niro’nun daha fazla para talep edeceğini düşünerek korktu fakat De Niro daha önce anlaştığı ücretle filmde rol alacağını belirtti ve böylelikle 70’li yılların en iyi filmlerinden olan Taxi Driver’a imza attılar. Kadrosunda Robert De Niro, Jodie Foster ve Harvey Keitel gibi usta isimleri barındıran film, Cannes Festivali’nde Palme d’Or ödülünü kazandı.

Robert De Niro ve Martin Scorsese, Taxi Driver setinde, 1976.

New York, New York’un Gişe Başarısızlığı ve Raging Bull’un Ortaya Çıkışı

1977 yılında Martin Scorsese’nin ilk büyük bütçeli filmi olan New York, New York filmi için De Niro ile tekrar bir araya gelen yönetmen, bu film gişede başarısız olunca büyük bir bunalıma girdi. Scorsese bu dönemde uyuşturucuya bağımlı hale geldi. Bu sırada çeşitli belgeseller çekti. Sağlık problemleriyle beraber uyuşturucu bağımlılığı onu çok kötü bir hale getirdi. 1979 yılında hastaneye kaldırılıp ölümle yüzleşince, uyuşturucuyu tamamen bıraktı. Bir daha film yapmamayı düşündü. Hastanede olduğu dönemde ziyaretine gelen Robert De Niro, elindeki projeyi Scorsese’ye gösterdi. Bu proje boksör Jake LaMotta’nın hayatını anlatıyordu. Scorsese onu yönetmenliğe geri dönmesi için ikna eden De Niro ile birlikte 1980 yılında Raging Bull filmine imza attı. 8 dalda Oscar adayı olan film, Robert De Niro’ya “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü getirmesiyle birlikte Scorsese’ye de ilk “En İyi Yönetmen” adaylığını getirdi.

Raging Bull seti, 1980.

The King of Comedy ve Bad Klibi

1982 yılında yine Robert De Niro ile birlikte çalıştığı The King of Comedy filmine imza attı. The King of Comedy, gişede başarısız olsa da daha sonraki dönemlerde, eleştirmenler tarafından, çok beğenildi. 1986 yılında Micheal Jackson’ın Bad şarkısının klibini çekti. Ve klip çok tutuldu.

Martin Scorsese ve Michael Jackson

Martin Scorsese ve Goodfellas’ın Başarıları

1990 yılında tüm zamanların en iyi filmleri arasında olan ve kadrosunda Robert De Niro ve Joe Pesci’nin bulunduğu Goodfellas filmini çekti. Goodfellas, Martin Scorsese’nin The Rolling Stones grubunun Gimme Shelter şarkısını kullandığı 3 filmden ilki olma özelliğini taşıyor. Goodfellas, Joe Pesci’ye “En İyi Yardımcı Oyuncu” Oscar’ını getirdi.

Goodfellas seti, 1990.

Casino, Kundun ve Tibet’e Giriş Yasağı

1995 yılında yeniden Joe Pesci ve Robert De Niro ile bir araya gelen yönetmen Casino filmini çekti. Casino, Gimme Shelter şarkısı kullanılan 2.film oldu. 1997 yılında Kundun filminin çekimlerine başladı ama daha sonra film sebebiyle Martin Scorsese, Melissa Mathinson ve o zamanki eşi olan Harrison Ford da dahil olmak üzere 50’den fazla kişinin Tibet’e girişi yasaklandı.

Kundun seti, 1997.

Martin Scorsese ve Yeni Gözdesi Leonardo DiCaprio

2002 yılına gelindiğinde uzun yıllar birlikte çalışacağı Leonardo DiCaprio ile Gangs of New York filminde buluştu. İkili 2004 yılında film yapımcısı ve pilot Howard Hughes’un hayatına odaklanan The Aviator filmini yaptı. The Aviator, 100 milyon dolar hasılat barajını ilk kez geçen Martin Scorsese filmi olarak tarihe geçti.

The Aviator seti, 2004.

The Departed ve Beklenmedik Başarısı

2006 yılına gelindiğinde The Departed filmi için yeniden bir araya geldiler. Scorsese bu filmde Jack Nicholson, Matt Damon, Leonardo DiCaprio ve Mark Wahlberg gibi yıldız oyuncularla çalıştı. The Departed, Gimme Shelter şarkısı kullanılan 3.film oldu. Bu filmle Scorsese yıllardır aday olduğu ama bir türlü alamadığı En İyi Yönetmen ödülünü aldı. Ödülü ona, Oscar almış eski dostları, Steven Spielberg, Francis Ford Copolla ve George Lucas takdim etti. Bunun yanı sıra En İyi Film ve En İyi Uyarlama Senaryo ödülünü aldı. Martin Scorsese çok şiddet dolu bir film olduğundan dolayı ödülleri almayı beklemiyormuş.

The Departed seti, 2006.

Shutter Island, The Wolf of Wall Street ve The Irishman

2010 yılında DiCaprio’yla birlikte normal tarzının dışına çıkarak Shutter Island filmine imza attı. 2013 yılında izleyenlere 70 yaşında bir yönetmen olduğunu hissettirmediği The Wolf of Wall Street filmini yaptı. 2019 yılına kadar çeşitli belgeseller ve Silence adında bir film yaptı. 2019 yılında eski dostları Harvey Keitel, Robert De Niro ve Joe Pesci’yi, The Irishman filmiyle tekrar bir araya getirdi. Scorsese, uzun yıllar onunla çalışmak isteyen ama bir türlü birlikte çalışamayan usta oyuncu Al Pacino’yu da kadroya ekledi. The Irishman, tüm Martin Scorsese filmleri arasında en büyük bütçeye sahip film özelliğini taşımaktadır.

Robert De Niro, Joe Pesci, Martin Scorsese ve Al Pacino.

Çekim Aşamasındaki Yeni Film: Killers of the Flower Moon

Şu an Robert De Niro, Leonardo DiCaprio, Lily Gladstone ve Jesse Plemons’un kadrosunda bulunduğu Killers of the Flower Moon filminin çekimlerine devam ediyor. David Grann’in aynı isimli romanından uyarlanan filmin senaryosunu Oscar ödüllü senarist Eric Roth kaleme aldı. Film, 1920’lerde Oklahoma’da yaşadıkları bölgede petrol çıkmasıyla mensupları birer birer öldürülen Osage yerli halkını ve o dönem hâlâ iptidai hâlde olan FBI’ın bu dava için sürdürdüğü soruşturmayı konu ediniyor.  

Killers of the Flower Moon’a ilk bakış.

Martin Scorsese’nin 54 Yıllık Kariyeri

78 yaşında olan Martin Scorsese; film, televizyon dizisi, kısa film veya belgesel kategorilerinde yönetmen olarak toplamda 64 yapıma imza atarken, 73 yapımda prodüktörlük yapmış, 17 kez yazar koltuğuna oturmuş ve 34 farklı rol ile ekranlarda sinemaseverlerle buluşmuştur.

Eğer bu yazı ilginizi çektiyse Friends: Yeniden Buluşma yazımıza bakabilir. Ayrıca bizi Instagram ve ve Twitter’dan takip edebilirsiniz.

Total
5
Shares
Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Önceki

Yeryüzündeki Küçük Ve Çalışkan Dostlarımız: Karıncalar

Sonraki

Ciğerlerimizde Yangın