Hayal Kırıklığı Nedir?

Hayal kırıklığı herkesin hayatı boyunca yaşadığı; kimi zaman anne ve babamızdan, kimi zaman dostlarımızdan, kimi zaman akrabalarımızdan, kimi zaman aşklarımızdan gelen ve maalesef ister istemez maruz kaldığımız bir duygudur. Nörobiyologlar, psikologlar, sosyologlar; şairler, yazarlar, halk ozanları ve daha niceleri hayal kırıklığını türlü şekillerde incelemişlerdir. Biz bugün ilk önce kısaca işin bilimsel kısmına bakıp sonrasında edebiyatını yapacağız.


Beynimizde lateral habenula adı verilen bir bölgede yapılan çalışmalar sonucunda hayal kırıklığı yaşanan durumlarda beynimizin o bölgedeki aktivitesinin belirgin bir şekilde arttığı gözlenmiş. Bunula ilgili yapılan yeni çalışmada araştırmacılar kemirgenler üzerinde çalıştı. İnsan depresyonu yönlerine sahip kemirgenlerin nöronlarının, depresyonu olmayan kemirgenler ile kıyaslandığında glutamata göre daha az GABA ürettiğini gösterdiler. Ayrıca, depresyonu olan hayvanlara beyinlerinin serotonin seviyelerini yükseltmeleri için bir antidepresan verildiğinde, göreceli GABA seviyeleri arttı ve bu, ödülleri reddedildikten sonra daha az hayal kırıklığına uğradıklarının bir işareti.


Shabel, “Çalışmamız, serotoninin depresyonu hafifletme yollarından birinin, beynin habenuladaki glutamat ve GABA dengesi yoluyla olumsuz yaşam olaylarını yeniden dengelemek olduğunu gösteriyor ” dedi. “Artık antidepresanların bazı insanları olumsuz deneyimlere karşı neden daha dirençli hale getirdiği konusunda kesin bir nörokimyasal açıklamaya sahip olabiliriz.” açıklamasını yaptı.

Hayal Kırıklığına Bir de Böyle Bakın


Özet olarak beynimizde salgılanan kimyasallardan ibaret her şey. Birkaç hidrojen atomu, biraz oksijen ve karbon… Biz sanki biraz fazla büyütüyoruz hayal kırıklıklarımızı gözümüzde.
Aslında bazı hayal kırıklıklarımız vazgeçmeyi bilmemekten kaynaklanıyor sanki. Arkamızda bırakamamaktan. Bakın ne güzel demiş Can Yücel:
“Kimileri birden fazla kırdılar kalbimi ama ben onları yine de affettim
Onlar belki beni saflıkla yargıladılar.
Belki içten içe sinsice güldüler…
Ama asıl unuttukları şey şuydu
Ben aldanmadım…
Aldanan her zaman kendileri oldular ama bunu anlayamadılar.
Bir insan kaybının ne olduğunu bilemedikleri için…
Oysa ben hiç insan kaybetmedim
Sadece zamanı geldiğinde vazgeçmeyi bildim o kadar…”

Ama naçizane şunu da belirtmek isterim ki sizi seven insanları siz de sevin. Sahte gülüşmelerin ve yalan samimiyetlerin bol olduğu şu dünyada onlardan kolay kolay vazgeçmeyin. Esenlikle kalın…

Total
0
Shares
Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Önceki

MALİ - Umursamadığımız Ülkelerden Pırlanta Değerindeki Müzikler

Sonraki

Kahvenin Tarihi, Psikolojik Yaklaşımı ve Etnik Olarak Tüketimi