İstanbul hakkında yedi tepesinden bahsedilirken bu yedi tepenin aslında bir sınırı gösterdiğini söylemek mümkün. Çünkü bu yedi tepe aslında şehir içindeki surların içerisinde kalan Bizans’ı ifade etmekte. Günümüzde bakıldığında biz bu yedi tepeyi ve sınırlarını bariz bir şekilde göremiyoruz. Bunun nedeni şehrin modern mimariden etkilenmesi ve gitgide büyümeye devam etmesidir. Peki bu yedi tepe nerelerde, isimleri ne? Aslında sıralayacağım bütün bu yerleri ya biliyoruz ya da isimlerine aşinayız. Yalnızca eksik olan bilgi, bunların bu tepeleri oluşturduğu bilgisi.
İstanbul’un Tarihteki Yeri ve Önemi
Yapılan arkeolojik kazı çalışmaları sonucu bize gösteriyor ki İstanbul’un tarihi 8.500 yıl öncesine dayanmakta. Bu eşsiz 7 tepe içeren şehir aynı zamanda büyük üç imparatorluğa da başkentlik yapmıştır. Şehrin stratejik konumundan dolayı İmparator Konstantin burayı Batı Roma İmparatorluğu’nun başkenti olarak seçmiştir. Şehir yeniden inşa edilmiş, surlar genişletilmişti. İstanbul, Yakın Çağ dönemine gelindiğinde ‘İkinci Roma’ ya da ‘Yeni Roma’ olarak da adlandırılmaya başlanmıştır. Şehrin adı daha sonra ‘Byzantion’ ve sonra da ‘Konstantinapolis’ gibi değişik adlar almıştır. O dönemdeki halk bu şehri kısaca ve en yaygın olarak ‘Polis’ olarak anarlardı. 5. Yüzyılın çöküşüyle şehir bu kez Doğu Roma’nın yani Bizans’ın başkenti olmaya devam etmiştir. Bu dönemde de surlar genişletilmiştir. Bugün 6492 metre uzunluğa sahip olan bu surlar İmparator II. Theodoisus tarafından yaptırılmıştır.
İstanbul 1453’te Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilmiş ve 1923 tarihine kadar Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti olmuştur. Şehir, her dinin kutsal yapılarını barındırması nedeniyle aynı zamanda bir hoşgörü şehri olarak da akıllarda yer etmiş ve bu kimliğini uzun süre devam ettirmiştir. Kanuni Sultan Süleyman döneminde şehir birçok önemli eserlere kavuşmuştur. Yine bu dönemde oluşturulmuş kent planı günümüzde hala kendisini korumayı başarmıştır diyebiliriz. 16. Yüzyılda Osmanlı padişahlarının halife olmasının ardından İstanbul önce bütün İslam dünyasının merkezi olmuş, sonrasında da adeta bir ‘’Dünya Başkenti’’ haline gelmiştir.
Birinci Dünya Savaşıyla birlikte İstanbul, 13 Kasım 1918’de İtilaf Devletlerince işgal edildi. 6 Ekim 1923’te düşman işgalinden kurtulan şehir, 29 Ekim 1923’te Cumhuriyetin kurulmasının ardından başkentlik sıfatını kaybetti. Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti Ankara olarak belirlense de bu durum İstanbul’un değerini kaybettirmedi. Bu şehir yüzyıllardır olduğu gibi bugün de eski değerlerini korumakta ve önemini devam ettirmektedir.
İstanbul’un doğal kuleleri; Yedi Tepeler
1.Tepe Sarayburnu (Topkapı)
Sarayburnu Tepesi ya da Topkapı Tepesi olarak anılan bu tepe, denizden yaklaşık olarak 30 metre yüksekliktedir.Bizans kralı Byzas, şehri ilk olarak bu tepede kurmuştur. Üç tarafı denizlerle çevrili olması açısından bu bölgenin seçilmesi kesinlikle tam isabet. Fatih Sultan Mehmet’in Topkapı Sarayı’nı buraya inşa ettirmesi de rastgele bir seçim olmasa gerek. Bu bölgede Topkapı Sarayı’nın yanı sıra Sultanahmet Camii, Ayasofya Camii, İbrahim Paşa Sarayı, Milyon Taşı ve Alman Çeşmesi gibi yapılar da yer almaktadır.
2.Tepe Çemberlitaş
Burası denizden yaklaşık 40 metre yüksekliktedir. Nuruosmaniye Camii ve Çorlulu Ali Paşa Medresesi burada yer almaktadır. Bazı kaynaklar, Mısır Çarşısı’nın da bu bölgeye dahil olduğunu belirtmektedirler.
3. Tepe Süleymaniye
Yedi tepe arasından en belirgin ve anlaşılırı olan Süleymaniye Tepesi’dir. Denizden yaklaşık 50 metre yükseklikte olan bu tepe özellikle Anadolu Yakası ile Avrupa Yakası arası vapur seyahatlerinde fazlasıyla dikkat çekmektedir. Süleymaniye Külliyesi, Beyazıt Camii ve İstanbul Üniversitesi de burada yer alır.
4.Tepe Fatih
Tarih boyunca en çok önem arz eden tepelerden biri olan bu tepede Fatih Sultan Mehmed’in izine rastlıyoruz: Fatih Külliyesi. Sonradan yerine Fatih Camii’nin yapıldığı bu yerleşkede ise önceden Havariyyun Kilisesi de bulunmaktaymış.
5. Tepe Yavuz Sultan Selim
İstanbul’un Fatih ilçesinde bulunan ve denizden yaklaşık olarak 50 metre yükseklikte olan bu tepe dik bir yamaçtan Haliç manzarasına bakmaktadır. Yavuz Sultan Selim Camii de burada yer almaktadır. Bu yapının yanı sıra Kariye Camii ve Fener Rum Patrikhanesi de yine bu bölgede yer alır.
6. Tepe Mihrimah Sultan (Edirnekapı)
Bu tepe Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sltan’ın adıyla anılır. Deniz seviyesinden yaklaşık 70 metre yükseklikte olan bu tepede surların gözetleme kuleleri yer almaktadır. Aynı zamanda eski Tekfur Sarayı da bu bölgede yer alır.
Tepelerin sonuncusu Kocamustafapaşa
Bu semt, denizden ortalama 60 metre yükseklikte bulunur. Burada Osmanlı’dan kalma Haseki Külliyesi ve Roma döneminde ise Arkadius Forumu ve sütunu yer almaktadır.
İstanbul, tarihteki yeri ve stratejik önemi nedeniyle daima gözde bir şehir olarak görülmüştür. Yalnızca bu açıdan bakmak de yetmiyor tabi, İstanbul adeta gizemli ve büyülü bir şehir. Orada yaşayan insanların isyan ettiği, yaşamayanların da hayali olan, kalabalığına, trafiğine rağmen yine de içten içe sevilen bir şehir olmasını tarihi ve doğal güzelliklerine borçlu olduğu da su götürmez bir gerçek elbette.
Farklı Konsept sayfamızdan paylaştığımız diğer yazılarımıza da buradan ulaşabilirsiniz. Bizi takipte kalmaya devam edin!
