Sevgili How I Met Your Mother severler! Hepimiz yaklaşmakta olan kasvetli kış günleri ile birlikte, bir yandan içimizi ısıtan, bir yandan da bizi hüznün derinliklerine iten güzeller güzeli dizimizi tekrar tekrar izleyeceğiz muhtemelen. Hiç değilse birkaç bölümünü, özellikle “Anne” ile ilgili detayları paylaşacağımız bu bölümlere göz atmak isteyebilirsiniz.
Gelin hep beraber üzülmek istediğimiz günlerde yoklanması gereken, dünyalar tatlısı “Anne”, Tracy’nin ölümünün aslında dizide nasıl ilmek ilmek işlendiğini inceleyelim:
“Milk(1×21)” bölümünde Ted’in en sevdiği kitabın, âşık olan ama birlikte olamayan bir kadın ve erkek hakkında olan Love in the Time of Colera olduğunu öğreniyoruz. Daha sonra kadının kocası ölür ve işte o benzer son.
Tanıdık geliyor mu? Bu resimde ise “Anne” Tracy ve Ted’in ilk tanışmasından hemen önce, Ted’i bahsettiğimiz bu kitabı okurken buluyoruz.
Ted bize bu sahnede (Time Traveller, 8×20), o an geçmişe gidebilse yapacağı ilk şeyin Tracy’nin evine gitmek olacağını söylüyor. Ona “kaçırdığı 45 günü” veya “45 saniye”yi bile istediğini ifade ediyor. Peki Ted bunu neden gözyaşları içinde anlatıyor? Hem de çocuklarına, annelerinin yan odada kitap okuduğu bu hikâyeyi anlatırken…
Robin’in kendi düğününde annesini hiç beklemediği halde bir anda karşısına çıktığı hikayeyi anlattıktan sonra, cevap olarak Tracy, Ted’e bunun bir sürpriz olmadığını söyler ve “Hangi anne kızının düğününü kaçırır ki?” der. Sahnenin devamında Ted birden ağlamaya başlar ve arkasından Tracy de ağlar. (Muhtemelen seyirciler de.) Çünkü bu konuşmanın geçtiği yıl 2024’tür, yani Anne’nin vefat ettiği yıl. İkisi de Tracy’nin yakın zamanda vefat edeceğini biliyordu ve ironik bir şekilde Tracy, kızının düğününü kaçıracağını ima ederken duygularını tutamıyordu, tıpkı Ted’in yaptığı gibi.
Anne ve Ted’in tren istasyonundaki ilk tanışmasında arka planda Band of Horses‘in bir şarkısı olan “Funeral” yani “Cenaze” çalıyordu. Şarkı da aslında, maalesef ki, tüm bu hikâyenin nasıl biteceğine işaret ediyordu.
7. sezonun 13. Bölümünde Marshall’ın babasının mezarının solunda, üzerinde “Anne” yazan bir mezarlık daha vardı ve bizler bunu fark etmedik. Bu çok doğal çünkü o anki hüzün bizi bundan alıkoyuyordu. Peki ya şimdi? O sahne artık eskisinden de vurucu, değil mi?
Eğer siz de kış günlerinde içimizi ısıtacak yeni bir sitcom arayışında iseniz Community dizi incelemesi yazımıza da göz atabilirsiniz!
