Kozmetik ürünlerin reklamları genellikle mankenler tarafından yapılır. Profesyonel yüzücülerin vücutları genellikle “kusursuz” görülür. Harvard en iyi üniversitelerden biri kabul edilir. Peki, gerçekten böyle midir? Kozmetik ürün reklamlarının hitap ettiği kitlede mankenin “güzel” görünmesinde kozmetik ürünün etkili olduğu düşüncesi uyandırılır. Zaten bunun düşünülmesi için ürün “güzel” veya “yakışıklı” mankenlerce tanıtılır. Profesyonel yüzücülerin o vücuda sahip olmalarının sebebi çok antrenman yapmaları değildir. Tam tersi onlar vücut yapıları öyle olduğu için iyi yüzücülerdir. Vücut yapıları seleksiyon kıstasıdır, aktivitelerinin sonucu değildir. Peki, Harvard iyi bir üniversite midir? Bunu bilemiyoruz. Belki de sıradan bir üniversitedir ama dünyanın en iyi öğrencilerini bünyesinde topluyordur. İşte tüm bu yanılsamalar, bize düşünce hatalarının hayatımızı nasıl kuşattığını göstermektedir. Bazı sebep sonuç ilişkileri sandığımızın aksine işler. Bu bizim için olumsuz olsa da bunu fırsata çeviren bir sektör bulunmaktadır: Reklamcılık!
Kozmetik ürün reklamlarında tanıtım yapan mankenleri “güzel” yapan o ürünler değildir. Mankenler öncesinde “güzel” oldukları için o reklamda oynayabilmişlerdir. Benzeri bir durum kişisel gelişim yazarları için de geçerlidir. Bu insanların bakış açıları zaten pozitiftir ve her satırlarında bununla ilgili öğütler savururlar. Bu insanlar zaten mutlu olma eğiliminde olduklarından yazdıklarını yapabilmişlerdir, yazdıklarını uygulayıp mutluluğu sonrasında yakaladıkları yoktur. Yani “Bir kitap okudum ve hayatım değişti.” cümlesindeki kitaplar kişisel gelişim kitapları değildir…
Kıssadan hisse size isteklerinizi vaat edenlere dikkat edin. Unutmayın ki potansiyeliniz doğrultusunda yaptığınız her iş en başarılı olacağınız iştir.