20. yüzyılın en büyük dehalarından biri olan Albert Einstein’ın hayatındaki tek tutkusu fizik ve matematik değildi. Müzik de kendisinin hayatında çok önemli bir yere sahipti. Ayrıca bilimde olduğu kadar müzikte de yetenekliydi. Bunu en iyi kendi ağzından çıkan şu sözlerle anlayabiliriz: “Eğer fizikçi olmasaydım, büyük ihtimalle müzisyen olurdum. Çoğu zaman müzikle düşünürüm. Gündüzleri müzikle hayal kurarım. Hayatımı müziğin bakış açısıyla görürüm. Hayatta en çok keman çaldığım anlarda mutlu oluyorum.” Einstein’ın müzikle tanışması 6 yaşındayken onu keman kursuna gönderen ve kendisi de bir piyanist olan annesi sayesinde başladı. Albert Einstein başlarda notaları ezberleme fikrini sıkıcı bulsa da gittikçe müzikten zevk almaya, kendini geliştirmeye başladı. Einstein 13 yaşına geldiğinde Mozart’ın sonatlarını kusursuz bir biçimde çalabiliyordu.
1895’te okulu tamamlamak üzere gittiği İsviçre’nin Aarau kentinde büyük kemancı Joseph Joachim ile tanıştı. Sadece onu etkileyebilmek için Brahms G-minör’ü eksiksiz çalmaya saatlerini harcadı. 17 yaşındayken okuluna bir müfettiş geldiğinde ondan keman çalması istendi ve Einstein’in performansını dinleyen müfettişin notları şu şekildeydi: “Einstein isimli bir öğrenci, Beethoven’ın sonatlarından birindeki Adagio‘yu içimize derince işleyecek bir şekilde çaldı.” Müfettişin bu yorumundan da anlaşılacağı üzere müziğe büyük yeteneği olan Einstein için müzik sadece bir eğlence değil içselleştirdiği bir tutkuydu. Einstein’ın ilk oğlu Hans Albert Einstein, Bernard Mayes’e verdiği bir röportajda “Bana sık sık hayatındaki en önemli şeylerden birinin müzik olduğunu söylerdi. Yolun sonuna geldiğinde veya çalışırken bir problemle karşılaştığında, müziğe sığınır ve genelde problemlerini bu şekilde çözerdi.” şeklinde konuşmuştu.
Fizik alanında yarattığı devrimlerin yanında müziğe olan yeteneği ile ün kazanıyor olması ise eleştirilere konu olmaktaydı. Müzik alanındaki yeteneğinden dolayı kendisinden konser vermesi istendiğinde bir müzik eleştirmeni hakkında şunları yazacaktı: “Einstein harika bir şekilde çalmaktadır. Ancak Dünya çapındaki ünü abartılıdır ve bunu hak etmiyor. En az onun kadar iyi olan birçok kemancı vardır.”
Bu yorumların haklılık payı olsa da Einstein’ın müziğinin gizli bir matematik barındırdığı için bu kadar etkileyici olduğunu düşünebiliriz.
