Toplumun 'Farklı' İnsanları

Toplum Çatışması: Ötekileştirme

‘Dijitalleşmeye’ çalışan bireyin ‘analog’ kalan toplum çatışması. Aslında çatışma işin basite indirgenmiş, söz gelimi halidir yoksa bu birçok cepheden sıcak çatışmanın sürdüğü bir savaştır. Savaşın en sıcak geçtiği cephe ise ötekileştirme cephesidir. Kısaca bireyin toplum tarafından ötekileştirilmesi, toplum dışına itilmesi, dışlanmasıdır. En fazla karşılaşılan durumlar ise; genetik mutasyon kaynaklı hastalıklar, ırkçılık, insanın biyolojik yapısı dışındaki cinsel eğilim ve din yönünden ötekileştirmedir. Bunlar gibi yüzlerce sebep daha bunlara dahil ancak günümüz dünyasında en çok çatışması olan konular bunlardır. Bu ayrımcılık durumlarının çok farklı neden ve sonuçları bulunmaktadır.

Genetik Mutasyon Kaynaklı Hastalıklar ve Acınası Toplum Çatışması


İnsanlığın var olduğu zamanlardan beri var olan ve garip karşılanması utanç verici bir durumdur. Albino, down sendromu gibi kalıtsal sorunlar yaşayan insanların toplum tarafından farklı gözle bakılarak dışarı itilmesi ne yazık ki günümüzde bile çok yaygın bir durumdur. Bu gibi bir nedenle yaşanan toplum çatışması, insanlığın ne kadar acınası durumda olduğunu bize göstermektedir.

Irksal Ayrım ve Kirli Bir Toplum Çatışması


Belli bir kesimin doğuştan gelen bir özellik olduğunu savunma safsatasına karşı bilimsel veriler ırkçılığın sonradan kazanıldığına kesin gözüyle bakmaktadır. Her toplumda görülen ırkçılık, bundan uzun süredir muzdarip olan toplumlar tarafından suç sayılmaktadır. Nörobilim uzmanları bunun hastalık olduğunu kanıtlayamasa bile hastalıklı bir dürtü olduğunu ve arkasında başka psikolojik sorunlar yattığını belirtmektedirler. Örneğin, narsist kişilik bozukluğu bulunan kişiler kendi ırklarını çok daha üstün görmektedirler. Bu kişilerin kendi ırklarını daha üstün görme ve bazı ırkları aşağı görme dürtüleri bulunmaktadır.

İnsanın Biyolojik Yapısı Dışındaki Cinsel Eğilim

Aslında bu durum sadece gelişim dönemi hormonsal değişim yahut kişinin mental olarak kendini ait hissettiği cinsel kimlik ile doğuştan gelen bir farklılıktır. Yıllarca birçok toplum çatışması bu nedenle çıkmış olsa da son dönemlerde toplum insani yüzünü gösterdi ve çatışmalar azaldı. Ne yazık ki bazı toplumlarca hala tedavi edilmesi gereken bir hastalık olarak görülen bu durum çoğu gelişmiş toplumda yönelim olarak kabullenilmiş ve normlar dahilinde olduğu anlaşılmıştır. Sonuçta insan hür iradesiyle yönelimine karar verebilir, kendi bedeni üzerinde istediği değişimleri yapabilir ve istediği cinsel kimliğe sahip olabilir.

Bazı toplumlar durumu bu şekilde değerlendirmez ve bireyi ötekileştirirler, bu da medyada çokça gördüğümüz intihara ve nefret cinayetlerine sebep olur. Unutulmaması gereken bireylerin bedenleri üzerinde hiçbir toplumun veya kişinin söz sahibi olmadığı ve olamayacağıdır.

Toplumun Ezeli Çatışması: Din

Kişilerin en büyük manevi değerlerinden biridir. İnsanlar dini konularda herhangi bir değişikliği veya karşıt görüşü kabullenmek istemezler. Dini ayrımdan doğan ötekileştirmeler oldukça eski zamanlara dayanmaktadır, hatta din kavramının icat edildiği ilk günden bugüne süregeldiği söylenebilir. Dini ayrım dünyadaki çoğu kanlı savaşın da sebebidir, günümüzde bunun için sıcak savaş verilmiyor olsa da hala fazlaca kan dökülmektedir. Bireyler dini seçimleri konusunda her zaman hür iradeye sahiptir. Dini seçimleri baskılama, dışlama gibi yöntemlerle empoze etmeye çalışmak insanlık suçudur ve bu süreçte doğan ayrımcılıklar da bir çok soruna temel oluşturmaktadır. Unutmayalım ki din, yaratıcı ile birey arasındadır.


İnsanlar arasındaki ötekileştirme savaşı çok fazla hayatı çekilmez hale getirmiş, bazı hayatların son bulmasına neden olmuştur. Farklılıkları kabullenmek, bu hayatların çok daha güzel olmasını ve devam etmesini sağlayacaksa neden farklı olanı ötekileştirmeye devam edelim ki?

Toplumda ötekileştirilen bir başka kesim olan bipolar bozukluğa sahip kişiler için ise Ağızlarda Sakız: Bipolar Bozukluk yazımızı okuyabilirsiniz.

Total
0
Shares
Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Önceki

Mısır Halkı'nın Minik Tanrıları: Bastet ve Sekhmet

Sonraki

Hapşırırken Neden Gözlerimizi Açık Tutamayız?