bipolar bozukluk

Ağızlarda Sakız: Bipolar Bozukluk

Günümüzde çoğu insanın ağzına sakız olmuş bipolarlık kelimesi aslında o kadar basit bir kavram değil. Küçük bir duygu karmaşasında bulunan herkes “bipolarım” diye geçinir olmuş durumda. Peki, bipolarlık gerçekte ne?


Manik depresyon olarak da bilinen bipolar bozukluk, kişinin duygu durumunda ve enerjisinde yaşadığı şiddetli yükselme ve düşmeleri ifade eden bir duygu durum bozukluğudur. Zaman zaman hepimiz modumuzda değişimler yaşıyoruz tabi ki ancak bipolar bozuklukta yaşanan bu şiddetli ve ani değişimler kişinin yaşamı üzerinde ciddi etkiler bırakabiliyor. 18 yaş üzerindeki prevelans oranı yaklaşık 1.1% olarak tespit edilen bipolar bozukluk dünya genelinde belirli bir yılda 51 Milyondan fazla kişiyi etkileyen aslında son derece yaygın bir rahatsızlık.


“Manik” kelimesi aşırı hareketli, enerjik, konuşkan, umursamaz, güçlü bir dönemi tanımlar. Sonra, birdenbire bu yükseklerde uçan ruh hali karanlık bir ruh haline dönüşebilir, örneğin; sinirlilik, kafa karışıklığı, öfke, kapana kısılma gibi hisler ortaya çıkar. Bir öncekine tamamen zıt olan bu ruh hali depresyon olarak tanımlanır ve üzüntü, ağlama, değersizlik hissi, enerji kaybı, haz kaybı, uyku problemleri ortaya çıkabilir. Bu yükselmeler ve alçalmalar her insanda değişiklik gösterdiğinden, bipolar bozukluk teşhis edilmesi zor olan bir rahatsızlıktır.


Peki, bipolar bozukluğunun altında ne gibi nedenler var? Yapılan araştırmalar sonucunda bipolar bozukluk nedenleri arasında genetik faktörlerin yer aldığı bilinmekte. Genetik olarak bipolar bozukluk hastalığına yatkın olan kişilerin yaşadığı stresli bir hayat bu hastalığı tetikleyebiliyor. Genetik yatkınlığın yanı sıra beyin gelişimi ve beyin hücreleri arasındaki iletişimi sağlayan nörotransmitterların da bipolar bozukluk hastalığına neden olduğu düşünülmekte. Aile bireylerinde bipolar hastalığı olan kişilerde bipolar bozukluğun ortaya çıkma ihtimali olduğu belirtilmektedir.

tedavi

Tedavi konusuna gelecek olursak herkeste bipolar bozukluğu tanısı farklı alt tip, şiddet, yoğunluk ve sıklık gösteriyor. Hastalığın tedavisine başlanmadan önce hekim tarafından bipolar testi yapılmalı ve psikiyatrik tanı konduktan sonra uygun tedavi biçimi seçilmeli.

Tedavinin akut tedavi ve koruyucu tedavi olmak üzere iki basamağı bulunmakta. Akut tedavi hastalık belirtileri başladığı sırada, belirtileri mümkün olduğunca hızla yatıştırmak için uygulanıyor. Bu dönem hastanede yatarak tedaviyi de gerektirebilir. Koruyucu tedavi ise yeniden hastalanmayı engelleme amacı taşıyor. Akut tedavide öncelik hastanın ve çevresinin güvenliğinin sağlanması, intihar riski varsa önlenmesi, tanının netleştirilmesi, mani döneminde sakinlik verecek, depresyon döneminde ise ruhsal kalkınma sağlayacak tedavinin etkili ve güvenli biçimde uygulanması. Ana tedavi ilaçlarla yapılıyor.
Yani tahmin ettiğimizden farklı olarak o kadar da hafif olmayan bipolarlık kavramını daha dikkat ederek kullanırsak gerçekten bipolar bozukluğu taşıyan insanlarımızın da kendini kötü hissetmelerine engel olabiliriz.

Yazar| Begüm Çelik

Total
0
Shares
Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Önceki

Apple Logosu: Isırılmış Elmanın Sırrı

Sonraki

Konsept Serisi: 8 Farklı Kafe Konsepti