Noktalarla Dil Yaratmak: Braille Alfabesi Nasıl Bulundu?

Hepimizin son yıllarda daha sık karşılaştığı; asansörlerde, marketlerde, duraklarda, broşürlerde gördüğü noktalı yazılar ne anlam ifade ediyor? Bu noktalar aslında halk tarafından ‘’körler alfabesi’’ olarak da bilinen Braille Alfabesi ’nin harfleri. Peki, bu alfabe nasıl ortaya çıkmış ve günlük yaşantıda bu kadar önemli olmayı başarabilmiş? Bu konuda en çok merak uyandıran sorular; kim bulmuş, neden noktalar kullanılmış?

Görme Engelli Bir Çocuk

Louis braille

Braille Alfabesi, 1821’de Louis Braille tarafından icat edilmiştir. İlginç olan şudur ki Braille’nin kendisi de görme engellidir. Henüz dört yaşındayken babasının ayakkabı atölyesinde yaşanan bir kaza sonucunda gözlerini kaybetmiştir. Birkaç sene sonra bir eğitimciden ders almış ve birtakım işitsel becerileri öğrenmiştir. Jacques Palluy adındaki bu eğitimci, bir öğretmen arkadaşından rica eder ve küçük Braille’yi bir okula yazdırır. Braille için görme engeli olmayan diğer çocuklarla bir arada okumak hayli zorlu olsa da bu durum onun zorluklara mücadele etmeyi küçük yaşta öğrenmesinde faydalı bir deneyim olmuştur. Yaşı biraz daha ilerleyince yine Paul tarafından, Paris’te görme engellilerin bulunduğu bir okula gönderildi küçük Braille.

Görme engellilerin hissedebilmeleri için yaklaşık sekiz santimetre uzunluğunda kabartılmış harf sisteminin kullanıldığı okulda öğrenciler, okuma ve yazmayı öğrenmekte oldukça zorlanıyorlardı. Kullanılan bu sistemde yalnızca bir paragrafın okunması bile saatler alabiliyordu. Bu durumdan memnun olmayan Braille, şikayetçi olmanın daha ötesinde bir şeyler yapması gerektiğinin farkındaydı. Bu bilinçle yola koyuldu ve henüz dokuz yaşındayken yeni yöntemler bulmak için çalışmalara başladı. Arada geçen koca bir üç yıl vardı, Braille henüz bir yeniliğe imza atamamıştı fakat pes de etmemişti.

Braille Alfabesi Bulunuyor!

Braille ALfabesi

Üç yılın karşılığını bir gün okullarını ziyaret eden subaydan almıştı. Subay Barbier’in askerlerin ışıksız ortamda birbirleriyle iletişim kurmak için geliştirdiği bir yöntem vardı: gece yazısı. Bu sistemde çeşitli sesler noktalar halinde sembolize edilmişti ve bu sistemde 12 nokta bulunuyordu fakat askerler bunu karmaşık buluyorlardı. Braille bu sistemi dönüştürüp geliştirdi ve sonunda her birinde üçer nokta bulunan paralel iki kolonun yer aldığı 6 noktalı sistemi ortaya çıkardı. Bu alfabenin kullanımı şu şekildeydi: Bir kağıt üzerine iğne yardımıyla yazılıyordu. Alfabedeki harfler, sayılar hatta bağlaç ve ekler bile belirtilebiliyordu. Bu sistem, kişinin parmaklarının altından geçen harfleri kolaylıkla hissetmesini sağladığından oldukça kullanışlı ve verimliydi.

Eğitimini tamamladığı okulda uzun yıllar eğitmenlik de yapan Braille, bu alfabeyi kullanarak kitaplar da yazdı. İlk kitabı 1827’de basıldı. Maalesef ki küçük mucit Braille, alfabesinin yaygın kullanıldığı dönemlere şahit olamadı ve henüz 43 yaşındayken tüberküloz nedeniyle hayatını kaybetti.

Braille’nin görme engellilerin hayatının kolaylaşmasında olan büyük katkısı yadsınamaz elbette fakat değinilmesi gereken çok daha farklı bir nokta var: Şimdi bir düşünün, ya Braille üç yıl denemek yerine birkaç denemeden sonra vazgeçseydi? Hatta daha geriye dönelim, ya Braille bu sistemi değiştirmek yerine şikayetçi olmaya devam etseydi? Belki başka biri bulabilirdi ancak hiç bulunamayabilirdi de. Hayatta her şeyi değiştirmenin yolu var. Kabullenmek veya şikayet etmek yerine çözüm odaklı olmayı denemeliyiz, belki bu yazıyı okuyan sen, geleceğin büyük bir yazarı, tasarımcısı, siyasetçisi, mucidi, düşünürü olacaksın, kim bilir… 

Total
0
Shares
Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Önceki

Gençliğe Hitabe: Türk Gençliğine Bırakılan Emanet

Sonraki

Nizam’ül Mülk Medreselerinin Kalıntıları Nedir?