Stadyumlardan reklam filmlerine indirgenen milli bayramlarımızdan, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın bu yıl 97.yılını kutladık. Coşkulu gösteriler yerini en iyi reklam filmini paylaşmak telaşına bıraktı. Elbette bununla da kalmadı, içinde bulunduğumuz dönem cumhuriyet değerlerini iliklerimize kadar işledi. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve kurucu iradeyi bu vesileyle bir kez daha minnetle anıyorum. Cumhuriyet ilanının süreci, Türk İnkılabı, muasır medeniyetler seviyesine varmak adına çıkılan ve sonsuza dek sürecek bir yolculuk…
Bu yolculuk sırasında her zaman çarpık ve alternatif bir cumhuriyet tarihi oluşturmak isteyenler oldu. Cumhuriyet sistemini hazmedemeyenler de oldu. Kendi çıkarlarına ters düşen tüm değerleri yerle bir etmeyi kendine hedef edinenler oldu. Bugün de hala aramızdalar. Kula kulluk etmekten vazgeçemeyen bu kimseler buldukları her fırsatta cumhuriyete ve inkılaplara saldırmakta. Kendilerinin “şaşırtıcı” görüşleri var.
Bir Gecede Cahil Kaldık
Bu kimselere göre harf devriminin nihai amacı toplumumuzu Arap – İslam dünyasından koparmak, yeni nesillere geçmişin kapılarını kapamak ve dinin toplum üzerindeki etkisini zayıflatmakmış. Üstelik bu bilgileri İnönü’nün hatıralarında okumuşlar. Kaynak verdikleri sayfaları karıştırsam da bu bilgi ve yargılara ulaşamadım. Üstelik zannediyorlar ki bu süreç oldubittiye getirildi ve gazetelerde Arap / Latin harfleri birlikte basılmadı… Burada, Azerbaycan’ın da 1922’de Latin alfabesine geçtiğini hatırlatayım. Ya Azerbaycan da İslam dünyasından apar topar uzaklaştırılmış ya da birilerinin derin tarih bilgisi koca bir fecaat…
Cumhuriyet döneminde sadece heykel diktiler!
Yine bu kimseler, cumhuriyet sisteminin tüm kazanımlarını, gerçekleştirilen tüm atılımları yapılan heykellere indirgemek istiyorlar. İşte bu o kadar kolay değil. Ekonomiyi millileştirme hamleleri, her biri yurdun kalesi olacak fabrikalar, kadınlarımıza çoğu ülkeden önce tanınan siyasi ve hukuki haklar, “milli” eğitimin inşası ve yurt dışına kıvılcım olarak gönderilip alevler olarak geri dönen bilim insanları. Demir ağlarla örülen cumhuriyet, kuruluş sürecinde daha nice ilke imza atıldı. Fakat bazı kimseler tüm bunların üzerini çizip, bizim aleyhimize yapılan işler gibi gösterip yalnızca heykel dikildiğinden bahsediyor. Korkmayın, ısırmazlar. Gerçeği yüzlerine çarpın, elbet bir gün yüzleşmek zorunda kalacaklar.
Atatürk ve Kemalizm
Özellikle son zamanlarda sosyal medyada Kemalizm öcüleştiriliyor. Ülkemizin kurucu iradesi, sınırlarını bazı kimselerin çizdikleri bir ideolojinin içine hapsedilmeye çalışılıyor. Mustafa Kemal Atatürk bir ideoloji değildir, Kuvayı millîye ruhudur, Türk milletinin hep ileriyi gösteren pusulasıdır, faşizmle çalkalanan dünyada “Yurtta sulh, dünyada sulh” diyebilmektir. Atatürk’ü Koruma Kanunu sebebiyle konuşamadıklarını dile getirenler Kemalizm üzerinden cumhuriyet kurucusunu hedef alıyor. Bu kanun eleştirmeyi yasaklamaz, hakaret ve iftiraların önüne geçer. Hazır konu buradan açılmışken kanundan dert yanıp konuşamadıklarını dile getirenlerin nasıl “konuşamadıklarına” bir bakalım:
Türk Ordusu’na sızan Kemalist Terör Örgütü’nün şehit ettiği Şeyh Said’i rahmetle anıyorum.
Fatih tezcan
Kemalizm bir virüstür, devlet ise vücuttur. Virüs vücuda zarar verebilir, ama virüs virüstür, vücuda hükmedemez. Vücuda kalp ve beyin hükmeder. Erdoğan Kemalistlere devletin vücudundan temizlenen bir virüs türü olduklarını göstermiştir.
selman öğüt
“2020’yi ‘Kemalizmle mücadele senesi’ ilan edelim mi? #2020KemalizminSonu”
mustafa armağan
Küçük bir bilgi vereyim. Kemalizm kavramı 1919‘da ortaya çıktı. Kurtuluş Savaşı sırasında işgalci devletlere direnen Türk Milleti, Kemalist olarak adlandırıldı. Yabancı basında milli mücadelemizden Kemalist Hareket olarak bahsedildi.
Mustafa Kemal her zamankinden daha güçlü durumda… Kemalistlerle anlaşmaya varılmaz, çünkü Anadolu’nun tam bağımsızlığını istiyorlar.
ingiliz yüksek komseri rumbold: 7 0cak 1922 tarihli rapor
Bitirirken; kayıtları okuyup analiz edebilmeyi geçtim, kendi ideolojik saikleriyle kayıt dışı tarih inşası için çabalayanlara geçmişten gelen bir cevabı paylaşalım:
“Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan, yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtan bir hal alır.”
Mustafa kemal atatürk
Farklı Manşet sayfamızdan paylaştığımız diğer yazılarımıza da buradan ulaşabilirsiniz. Bizi takipte kalmaya devam edin!
